DOLAR 34,5424
EURO 36,0063
ALTIN 3005,886
BIST 9549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

    Serap Onur, düşsel fantastik dünyasını minyatürlerine yansıtıyor

    Serap Onur, düşsel fantastik dünyasını minyatürlerine yansıtıyor
    12.03.2021
    A+
    A-

    Minyatürü sihirli bir iksir olarak tanımlayan Minyatür Sanatçısı Serap Onur, minyatür sanatı ile ustası Taner Alakuş aracılığı ile tanıştığını ve hala usta çırak ilişkisini yürüterek kendi tarzı ile yoluna devam ettiğini belirtiyor. Serap Onur, minyatür sanatı ile ilişkisini de şu sözlerle anlatıyor;

    “Ben elime kalem, boya verildiğinden beri kendimce resim yapıyorum. Okul hayatım boyunca sevdiğim, kaçtığım yer, o dünya oldu hep. Lisenin son yıllarında ilk desen derslerimi aldığım İsmail Gümüş hocam, müthiş bir öğretmen, sanatçı ve yazar oluşu ile o dönemde ufkumu açtı. Sonra Gazi Eğitim Fakültesi’nde grafik ana sanat dalını kazandım. Sonrasında grafikerlik yaptığım, resim yapamadığım o dönemlerde içimdeki boşluk hissi gittikçe büyüdü.

     

    Ardından Serap Demirağ girdi hayatıma. Bir yanımı aydınlatan ve ışığımı parlatan kişidir o. Aynı zamanda denizatlarının büyüsüne kapıldığım, bıkıp usanmadan resimlerini yaptığım yıllardı. En çok da deniz altının bana verdiği o sonsuzlukta özgürce dolaşmayı sevdim ve ağaç-insan biçimleriyle denemeler yaptım.

     

    Ve sonra geleneksele göz kırpmaya başladığım ve beni bir şekilde hep içine  çeken camaltılar dönemi başladı. Bir hoca olmadığı için gittiğim cam boyama kursundan öğrendiklerimle deneme yanılmalar yaparak geliştirdiğim teknikle tavuskuşları ve kalyonları ortaya koydum.

     

    Sonra bir gün Taner Alakuş minyatürleriyle karşılaştım; büyülü bir andı benim için. Minyatürün eksik parçam olduğunu anladım ve elimden tutup beni o dünyaya sokarak özgürce uçma cesaretini veren hocam Taner Alakuş ile gölgede kalan, tıkanmış olanı çıkardık beraber usta-çırak yolculuğunda. Hala her yönüyle bu sonsuz hayal dünyasında kendisinden feyz almaya devam ediyorum.

     

    Özellikle geleneksel sanatlarda hoca öğrenci uyumu çok önemlidir. Çünkü beraber çok uzun saatler, aylar, yıllar geçirirsiniz. Geleneksel sanatların her dalı disiplinli bir çalışma gerektirir. Meşakkatlidir. Kavramak ve uygulamak uzun zaman alır. Aynı zamanda pahalı da bir sanattır; fırçası, boyası, altını derken çeşitlenir, zenginleşir. Hobi için düşünülecek bir sanat değildir.

    Her biçimi ayrı güzeldir; bulutu başka, çiçeği başka, balığı başkadır minyatürün. En çok sevdiğim özelliklerinden biriyse perspektif olmayışı ve boyutsuzluğudur. Bir adamın yanına onun kadar bir çiçek koyabilmek bence çok eğlenceli. Fantastik bir dünyası var ve o yüzden de tam olarak örtüşüyor benim dünyamla.

     

    Özel bir şey olmadığı sürece her gün 4-8-15 gibi değişen ve uzayan saatler boyunca çalışıyorum. Bu kadar uzun saatler çalışabiliyor olmamın temel nedenlerinden birisi de çok eğleniyor ve çok seviyor olmamdır. Bu öyle bir şey ki ürettikçe daha çok üretmek istiyorsunuz. Yeni düşünceler, araştırmalar, okumalar, incelemeler ve denemeler derken bir bakmışsınız saatler geçmiş. Sonra fırçanız, boyanızla kaybolmuş gitmişsiniz yaptığınız kurgunun içinde. Minyatür sihirli bir iksirdir, içtikçe daha çok içmek istediğiniz ve hiç doymadığınız.

     

    Teknik hızlı üretime izin vermez. İyi bir eserin bitmesi 5-6 ayı bulur bazen ama hayaller durmaz. Haritadaki kulelerin arasında süzülürken, aklınız hayalinizdeki ejderhanın peşine düşer; sonra onu planlarken karşınıza bir Osmanlı asker figürü çıkar onu yapmak istiyorum dersiniz. Bütün bunlar olurken o anda çalıştığınız şey o kadar keyiflidir ki bir yandan bitirip yeni heyecanın peşine düşmek isterken, öbür yandan bitmesin biraz daha oynayım içinde dersiniz. Bu öyle peş peşe akıp giden tatlı bir rüya gibi bir şey. O düşsel nahif yapı içinde bana da elimdekilerle neşeyle dans etmek kalıyor sadece.”

     

     

    Serap Onur kimdir?

     

    1971 Ankara doğumlu olan Serap Onur lise eğitimini tamamladığı yıllarda İsmail Gümüş’ten resim eğitimi aldı. Ardından GÜGEF Grafik Tasarım bölümüne devam eden Onur, 1994 yılında okulunu dereceyle bitirdi ve çalışma hayatının belirli bir dönemini çeşitli reklam ajanslarında illüstrasyon ve tasarımlar yaparak sürdürdü.

    1999 yılında yapıtlarında imge-gerçek ikileminin kurgusal boyutlarını yansıtan Serap Demirağ’dan aldığı eğitimle geliştirdiği tekniğini, kendi özgün tarzına dönüştürdü. 2000 ve 2001 yıllarında Artist Sanat Fuarı’na katılan Onur 2015 yılına kadar tuvale ve cama yaptığı özgün çalışmaları ile kişisel ve karma sergiler açtı.

    2015 yılında Memnune Birkan’dan tezhip, Nurten Ünver’den minyatür dersleri alarak geleneksel sanatlara giriş yapan Onur 2017 yılında 7Tepe7Sanat Uluslararası İstanbul Klasik Sanatlar Yarışması’nda Minyatür dalında 4.lük kazandı.

    2018 yılında bu yana Taner Alakuş ile minyatür eğitimini sürdüren sanatçı  2019 yılında Konya Büyükşehir Belediyesi 2. Uluslararası İslam Sanatları Yarışması Minyatür dalında 1.lik kazandı ve aynı yıl Kültür Bakanlığı’nda minyatür eğitmenliğine başladı. Eş zamanlı olarak da Hacettepe Üniversitesi Baskı Resim Atölyesi’nde özel öğrenci olarak gravür ve ağaç baskı eğitimi aldı.

     

    Edindiği deneyimleri klasik minyatür teknikleriyle harmanlayarak yarattığı eserlerinde kendi fantastik düşsel yaklaşımını minyatürün naif yapısıyla ortaya koymayı seçen Onur, günümüz minyatür sanatına farklı bir bakış açısı katmayı hedefliyor.

    YORUMLAR

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.