Hazal Türesan: Mucize dediğimiz şeyin çok naif ve masalsı bir tarafı var
“Bazen bir sahneyi çekerken öyle bir an oluyor ki hem kişisel hem de mesleki anlamda hayatta bir eşik atladığımı fark ediyorum”
Mucize Doktor ve Atiye dizilerinde performansı ile büyüleyen Hazal Türesan, MAG Kasım sayısı için objektif karşısına geçti.
İyi bir oyuncu olmak için çok çalışmanın disiplinli olmanın ve kendisini sabote etmemek olduğunu belirten başarılı güzel gelecek hedeflerini de özel röportajında paylaştı. Şu an Mucize Doktor dizisinde canlandırdığı Beliz karakteri ile gerçek hayattaki Hazal’ın kriz yönetimlerinin aynı olduğunu belirten Türesan, “Mucizelere inanır mısınız?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “ Mucize dediğimiz şeyin çok naif ve masalsı bir tarafı var. Her birimizin o naifliğe ihtiyacı var. Bence zaman zaman bir masalın içinde kaybolmanın da hiçbir sakıncası yok” Kendini eleştirdiğini de belirten güzel oyuncu, “Kendimi eleştirmekten övmeye fırsat bulamıyorum. Aşırıya kaçtığımda en beğenmediğim özelliklerime dönüşebiliyor” dedi.
Sizi siz yapan en büyük özellik nedir?
Açıkçası bu tarz sorulara cevap verirken zorlanıyorum o zamanda yakınlarımın benim hakkımda söylediklerinden yola çıkıyorum o da şöyle enteresan sonuçlar veriyor. Mesela onların çok sorumluluk sahibisin dediği şeye ben kontrol manyaklığı diyorum, çok açık sözlüsün dedikleri şey benim için dümdüz söylemek anlamına geliyor ya da hızlı sonuç almak istiyorsun demelerinin bendeki karşılığı ise sabırsızlık, sorumluluk sahibi olmak ve açık sözlülük.
Şu an “Mucize Doktor” dizisinde güçlü bir karakteri canlandırıyorsunuz? Dizi nasıl gidiyor?
Beliz, güçlü bir kadın karakter ve birçok şeyle sınanıyor. Sıkışıyor, patlıyor ve hatta yanlış kararlar veriyor. Bunlar da onu insan yapıyor işte. Beliz ile keyifli bir yolculuk yapıyoruz ve birbirini seven, eğlenceli, yetenekli insanlarla birlikte yolculuk yapmak da bir oyuncu olarak başınıza gelebilecek en güzel şeylerden biri.
Karakteriniz Beliz ile benzer özellikleriniz nelerdir?
Kriz yönetimi sanırım. Böyle zamanlarda dışarıya karşı soğuk bir tutum sergilemesi ve içerde bir krizi çözmeye çalışması.
Siz mucizelere inanır mısınız?
Mucize dediğimiz şeyin çok naif ve masalsı bir tarafı var ve her birimizin o naifliğe ihtiyacı var. Bence zaman zaman bir masalın içinde kaybolmanın da hiçbir sakıncası yok.
Bu zamana kadar canlandırdığınız karakterler içerisinde kendinize en yakın hissettiğiniz hangisiydi?
Projeleri, karakterleri çok sevdiğim için kabul ediyorum dolayısıyla hepsine yakın hissettiğim parçalarım var. Kara Para Aşk Aslı’nın sarkastik tarafı, Tatlı İntikam Başak’ın enerjisi ve neşesi, Fazilet Hanım ve Kızları Yasemin ‘in çok yönlü düşünebilmesi, Atiye Hannah’nın cesareti ve kararlılığı ve Beliz’in kriz yönetimi.
Kendinizi eleştirir misiniz? En beğenmediğiniz özelliğiniz nedir?
Kendimi eleştirmekten övmeye fırsat bulamıyorum zaten, biraz önce bahsettiğim beni ben yapan özellikler aşırıya kaçtığımda en beğenmediğim özelliklerime dönüşebiliyor.
Kariyerinizde unutamadığınız tecrübeniz nedir?
Spesifik bir örnek veremem ama şöyle açıklayabilirim. Bazen bir sahneyi çekerken öyle bir an oluyor ki hem kişisel hem de mesleki anlamda hayatta bir eşik atladığımı fark ediyorum.
Hem düşünce hem duygu dünyamda bir çeşit aydınlanma yaşıyorum. Zaten onca emek hep gelişmek, keşfetmek ve biraz daha büyümek için. Böyle anların hepsi benim için unutulmaz birer tecrübe.
Oyunculuğa başladığınız günden bu yana hayatınızda neler değişti?
Oyuncu olmaya karar verdiğim günden itibaren hayatım değişti. Uluslararası ilişkileri bırakıp oyunculuk okumaya başladım. Yani okulum, yaşadığım şehir değişti. Daha önce kendi mahallemde, sık sık geçtiğim yerlerde, her sabah okula giderken beklediğim durakta karşılaştığım biriyle selamlaşırken şimdi o mahalle de durak da çok kalabalık ve kocaman oldu. Kendi güvenli bölgemi ve oradaki dostlarımı koruyarak bütün gelen değişimleri kucakladım.
Yeni projeleriniz var mı?
Evet heyecanla beklediğim bir proje var. Netflix için çekilen Özgür Önurme’nin ruhundan, kaleminden çıkan Özer Feyzioğlu ve Özgür Önurme’nin yönettiği, yapımcılığını İdea Film’in (Başak Abacıgil Sözeri) yaptığı bir iş geliyor. Bu projeyle ilgili şimdilik söyleyebileceklerim bu kadar. Sahnede olmayı da çok özledim. Pandemiden önce Tatbikat Sahnesi ile çalışmaya başladığımız oyunun provalarına kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Sizce iyi bir oyuncunun yapması gerekenler nelerdir?
İyi bir oyuncunun yapması gerekenler; çok çalışmak, disiplinli olmak, kendini sabote etmemek, kendine ve yaptığı işe dışardan bakabilmek.
Dünyada takip ettiğiniz dizi, film ve belgeseller nelerdir?
Bir sürü şeyi takip ediyorum. Ama son zamanlarda izlediğim “Move” diye bir belgesel var. Başarı hikayelerini, onların içinde kaybolmayı, itirazları ve derdini insanları şaşırtacak şekilde anlatma yolunu bulan insanları çok sevdiğim için belgesele bayıldım. Mindhunter, House of Cards, Fleabag, Handmaids Tale, The Leftovers, Unbelievable olarak devam ediyor, sanırım sayfalarca yazabilirim.
Gelecek hedefleriniz ve hayalleriniz nelerdir?
Böyle bir sürecin içindeyken bu soruya cevap vermek hiç kolay değil. En yakın hayalimiz bir an önce koronavirüsü yok etmenin yolunun bulunması. Hiç değişmeyen hayallerim de var tabi. Uzun yıllar mesleğimi yapabilmek ve bir oyuncu olarak öğrenmeyi hiç bırakmamak. Bunun dışında sinemanın özellikle bağımsız sinemanın bambaşka bir dünyası var ve o dünyanın içinde yer almak da hayallerimin arasında.
Yoğun çalışma temponuz içerisinde kendinize nasıl zaman ayırıyorsunuz?
Ben, yoğunluğun içinde daha iyi program yapanlardanım. Kısacık zamanları verimli kullanıp işlerini halledenlerden. Kendime zaman ayırma yollarımdan en sevdiğim de arkadaşlarımla bir araya gelmek.
En son okuduğunuz kitap nedir?
Ray Bradbury – Resimli Adam
Pandemi ile zorlu bir süreç başladı. Siz bu süreçte kendinize neler kattınız?
Durmayı öğrendim. Oradan oraya o kadar koşturuyoruz ki durup bakmayı, dinlenmeyi ve nefes almayı unutuyoruz. Müdahale edip düzeltemeyeceğim şeyler olduğunu, sağlıklı kalmak ve etrafımdakileri sağlıklı tutmanın pamuk ipliğine bağlı olduğunu bilerek hayata devam etmeyi öğrendim. Her gün yaptığım en basit şeylerin bile aslında ne kadar kıymetli olduğunu, sevgiyi dokunmak dışında da ifade etmenin bir sürü yolu olduğunu öğrendim. Dört kitap yazdım, yedi tablo yaptım, mutfak mermerini söküp heykel yonttum demeyi çok isterdim ama gizli bir yeteneğim yok sanırım.