İşletmeniz yeterince akıllı mı?
Etrafımıza şöyle bir göz gezdirelim. Öyle çok uzaklara gitmemize de hiç gerek yok. Elimizden düşürmediğimiz cep telefonumuzu ya da saatimizi, televizyonumuzu, arabamızı, evimizi ve hatta yaşadığımız şehri ele alalım. Hiç düşünmeden bir çırpıda çoğaltabileceğimiz bu örneklerin tamamının ortak özelliği giderek daha “akıllı” hale gelmeleri. Peki, çevremizdeki her şey tüm hızıyla akıllanırken işletmemizin daha akıllı hale gelmemesi mümkün mü? Eğer bu rekabetçi ortamda çağı yakalamak, dönüşüme ayak uydurmak istiyor, içinde bulunduğumuz sektöre, yaşadığımız topluma ve dünyaya katkı sunmayı hedefliyorsak aslında cevap çok açık. O halde, akıllı işletme olmak için neler yapabileceğimize birlikte bakalım.
Her şey HIZ ile başlıyor!
Kısaca Akıllı İşletmeleri, ellerindeki verileri, iş ortaklarına ve müşterilerine sağladıkları deneyim verileriyle anında birleştirip hızlı aksiyon alabilen şirketler olarak tanımlamak mümkün. Bu noktada üzerinde durulması gereken öncelikli kavramlardan biri hız. Çünkü hız, her geçen dönem daha büyük önem kazanıyor. Günümüz şirketlerinin artık çok daha hızlı, esnek ve çevik olmaları, iş ortaklarını ve müşterilerini yakından tanımaları, gerektiğinde özel çözüm ve kampanyalar sunmaları, değişen koşul ve taleplere göre planlarını sürekli güncellemeleri gerekiyor.
Büyük yığınlardan büyük veriye…
Peki, bu hızı ve özel çözümleri nasıl sağlayacağız? Tam burada da devreye büyük veri diye genelleştirdiğimiz kavram giriyor. Veri aslında hayatımızda oldukça uzun bir süredir var. Bilgisayarın, özellikle internetin hayatımıza girmesiyle birlikte veri de hızla üretilmeye ve saklanmaya başlandı. Ancak kaçınılmaz olarak bu veriler birikti ve neredeyse hiçbir işe yaramayan bir yığın haline dönüştü. Günümüzde ise dijital dönüşüm ve yeni teknolojilerin yardımıyla işlenerek anlamlı ve anlık ulaşılabilen büyük resimler haline geldiler. Bu sayede işletmeler, müşterilerinin taleplerini ve eğilimlerini anlık olarak takip edebilme avantajına kavuştu.
Eğer bir şirketin amacı maliyetlerini azaltarak verimli büyümek, yeni müşterilere ulaşmak ve mevcut müşterilerine daha iyi bir deneyim sunabilmek ise doğru ve gerçek zamanlı veriye her halukarda ihtiyacı olacaktır. Böyle bir veriniz yoksa elinizdeki teknoloji de ne yazık ki bir noktada anlamını yitirecektir.
İnsan kaynağına yatırım
Zincirin bir sonraki halkasında, veriyi doğru bir şekilde yönetmek yer alıyor. Hangi verileri tutacaksınız, periyodunuz ne olacak, nerede saklayacaksınız; tüm bunları en başından belirlemek önemli. Eğer bu analizi doğru bir şekilde yapamazsanız, yola koyulduktan sonra eksikliklerle karşılaşabilir ve başa dönmek durumunda kalabilirsiniz. Bu analizi doğru yapmak için insan kaynağına yatırım yapmalı hatta gerekiyorsa danışmanlık almalısınız. Sistemi kurduktan sonra da ister küçük bir işletme olun ister global bir şirket, veri yönetimi stratejinizi çalışanlara doğru aktarmanız çok önemli. Böylece tüm çalışanlar verileri doğru işleyerek sürece katkı sağlayacak hale gelebilirler.
Makineler öğrettiklerimizden fazlasını öğreniyor
Tüm bu organizasyonun ardından, akıllı işletmeye geçmek için atmanız gereken önemli bir adım daha var: Machine learning yani makine öğrenmesi… Dijitalleşmiş belgeleri anlamak ve ihtiyaç anında kullanmak için makinelere öğrenme yetisi kazandırılmasını sağlayan bu yapay zeka teknolojisi, veri yığını içinde kaybolmadan tam zamanında, hızlı ve doğru aksiyon almanızı sağlayacaktır. Makine öğrenmesinin en önemli faydalarından biri, makinelerin insanlardan öğrendikleriyle yetinmemesidir! Öğrenme algoritması kullanılması, yeni verilerin eklenmesi ve sürekli iyileştirmeyle birlikte karar verme aşamasına geçen bu teknoloji sayesinde şirketin sunduğu hizmetin kalitesi, dolayısıyla müşteri memnuniyeti de artar. Bu sayede eğer bir üreticiyseniz hangi müşterinizin, hangi ürüne, ne sıklıkta ve ne miktarda ihtiyaç duyduğunu bilebilirsiniz veya perakende sektöründe faaliyet gösteriyorsanız müşterinize özel dönemsel hatta anlık kampanyalar geliştirebilirsiniz.
Dijital dönüşüm uygulayan şirketler makine öğrenmesini uyguluyor
Örnekleri farklı sektörlere göre çoğaltmak mümkün. Kaldı ki günümüzde makine öğrenmesini benimseyen şirketlerin sayısında önemli bir artış görülüyor. SAP’nin geçen yıl sektörel analiz şirketi Forrester Consulting’e yaptırdığı araştırmaya göre, dijital dönüşümünü aktif bir şekilde sürdüren şirketlerin yüzde 77’si makine öğrenmesini halihazırda uyguluyor veya bu teknolojiye dönüşüm planında yer veriyor. Endüstri 4.0’ın temel taşları arasında sayabileceğimiz makine öğrenmesinin etkileri, önümüzdeki yıllarda dijitalleşmeyle birlikte zirveye ulaşacaktır. O zirveye doğru yola koyulmak istiyorsanız, akıllı işletme olmak için hiç vakit kaybetmeden harekete geçin!