Bilgi kirliliği salgını da virüs kadar tehlikeli
Koronavirüs ile ilgili sosyal medya ve geleneksel medyada yer alan birçok yanlış, abartılmış, asılsız bilgiler, hurafeler ve komplo teorileri infodemiye yol açıyor. Bu da dikkatimizin esas risklerden farklı yöne çekilmesiyle esas salgının yönetimini zorlaştırıyor. Bilgi kirliliğinden korunmak için moda söylemleri değil, bilimsel gerçekleri takip etmemiz gerektiğini vurgulayan MÜMSAD Genel Koordinatörü, Gıda Mühendisi Ebru Akdağ koronavirüs ve gıda ilişkisi üzerine merak edilenlere ışık tutuyor.
Dünyanın düzeninin hızla değiştiği bir döneme tanıklık ediyoruz diyen Akdağ, virüsle mücadelenin yanı sıra toplumda korku ve paniğe yol açan yanlış bilgi salgını infodemi ile de mücadele etmemiz gerektiğine dikkat çekiyor.
‘‘Mucize gıdaların değil güvenilir gıdanın peşinde olmalıyız’’
Aşırı ve asılsız bilgi veya haber salgınının, Koronavirüs salgını kadar toplum sağlığını tehdit ettiğine değinen Ebru Akdağ, sıklıkla duyduğumuz moda söylemlere kulağımızı tıkayarak bilimin gerçeklerini dinlememiz gerektiğinin altını çiziyor. Akdağ, sözlerine şöyle devam ediyor;
“Ekranlarda popüler isimlerin ne yiyip ne yemeyeceğimize yönelik talimatlar vermesine alışmıştık, ancak artık mucize gıdaların değil güvenilir gıdanın peşinde olmamız gerektiği konusunda bir aydınlanma yaşıyoruz. Herkesin aklında gıdalardan virüs bulaşır mı sorusu var. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (European Food Safety Authority – EFSA), Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organisation – WHO) ve Amerika Gıda ve İlaç Otoritesi (U.S. Food and Drug Administration – FDA) gibi uluslararası otoriteler şimdiye kadar gıda tüketimi kaynaklı bulaşmaya dair bir kanıt olmadığı konusunda hem fikirler. Hem bu zamana kadar yapılan çalışmalara, hem de aynı virüs ailesinden olan Mers ve Sars salgınlarında gıdayla bulaşmaya ilişkin bir bulgu yok.”
“Ambalajlı gıdada bulşma riski ortadan kaldırılır”
Öte yandan koronavirüsün yüzeyde dayanabilme sürelerinin ortam koşullarına (temas yüzeyinin türü, nem oranı, ortam sıcaklığı vb. gibi) bağlı olarak birkaç saatten birkaç güne kadar olabiliyor. Dolayısıyla gıdaların yüzeyine bir bulaşma olması riskine karşı gereken tedbirlerin alınması gerektiğinin altını çizen Akdağ “Açıkta satılan gıdalar kontrolsüz bir ortamda ve tüm dış etkenlere açık olarak bulunur. Dolayısıyla kolaylıkla bir virüs taşıyıcısına dönüşebilirler. Aktif virüsün bulunduğu bir ürünü ağzınıza götürdüğünüzde ya da dokunduktan sonra elinizi yüzünüze sürdüğünüzde, maalesef koronavirüs ile tanışmanız oldukça yüksek ihtimal. Bu nedenle her zaman için tercihimiz güvenilir ambalajlı gıdadan yana olmalıdır. Güvenilir gıda her türlü bozulma ve bulaşma riskini ortadan kaldıracak hammadde kabulü, işleme, muhafaza ve dağıtım kurallarına uygun şekilde üretilmiş ve olası tüm risklere karşı önlemlerin alındığı gıdadır. Dolayısıyla gıdanın kendisi kadar üretiminde görev alanların hijyenini de kapsar. Ancak satış noktasında ürünün ambalajına bulaşmalara karşı, ambalaja dokunduktan sonra ellerin yıkanması ilk kural olmalıdır.” dedi.
Kamu otoritelerinin de bu konuya odaklandığını ve tedbirler aldığına değinen Akdağ, “Tarım ve Orman Bakanlığı, koronavirüs önlemleri kapsamında ekmek ve ekmek çeşitlerinin ambalajlı olarak satılması için 26 Mart tarihinde bir genelge yayımladı. Genelge ile pazar ve manav gibi yerlerde, sokaklarda, seyyar araçlarda da ambalajlı veya ambalajsız ekmek satışı yapılması engelleniyor. Bir başka örnek ise İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin koronavirüsü salgınının önüne geçmek için alınan tedbirler kapsamında açıkta gıda satışını yasaklamasıdır” şeklinde konuştu.