DOLAR 34,5193
EURO 36,0063
ALTIN 3005,886
BIST 9549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

    Karbon, Beyaz Fırın’ın iki asırlık lezzet hikayesini anlatıyor

    Karbon, Beyaz Fırın’ın iki asırlık lezzet hikayesini anlatıyor
    12.04.2017
    A+
    A-

    Eski İstanbul’da bir poğaça fırını olarak başlayıp İstanbul’un iki yakasını dolaşan, Kadıköy’de büyüyüp serpilen ve İstanbul ile yoğrulan Beyaz Fırın’ın lezzet ve tarih yolculuğu, markanın Avrupa yakasındaki ilk mağazası Etiler’de açılırken, 10 yıldır birlikte çalıştığı ajansı Karbon tarafından kaleme alındı.

    Türkiye’nin 200 yıllık en köklü markalarından Beyaz Fırın’ın Türkiye ve İstanbul tarihi ile özdeşleşen hikayesi, özel bir araştırmanın ardından içerik ve tasarım bağlamında özenle kaleme alındı. İstanbul tarihine de ışık tutan yolculuk, 1836 yılında Balat ile başlıyor ve günümüze, Beyaz Fırın’ın 5. Kuşak temsilcisi Nathalie Stoyanof Suda’ya kadar devam ediyor.
    Hikaye kronolojik olarak, döneminin sosyal gelişmeleriyle paralel anlatılırken, Dimitri (Mitko) Stoyanof’un dönemin önemli isimleriyle yaptığı özel röportajlar ve Beyaz Fırın müdavimlerinin görüşleri de anlatıyı bütünlüyor. Ailenin, özellikle Dimitri Stoyanof tarafından özenle derlenip arşivlenmiş fotoğraflarının kullanılmasıyla hem markanın gelişimi hem de ürünlerin hikayeleri zengin bir içerikle anlatılıyor.

    Örneğin, Beyaz Fırın’ın pastane klasiği olarak adlandırılan Acıbadem kurabiyesinin çıkışı kitapta aşağıdaki gibi aktarılıyor;
    “İkinci Dünya Savaşı başladığında temel gıda maddeleri karneye bağlandı. Şeker, un ve yağ kısıtlaması devam ediyordu. Karaborsacılar türemiş, enflasyon artmıştı.Stoyanoflar, şeker, un stoklamak ya da karaborsacıların elinde her şeyini kaybetmektense alternatif malzemelere yöneldiler. Fındık unu ile yapılan Acıbadem Kurabiyesi bu zor dönemlerde fırını ayakta tutan ürün oldu.”

    İçerikte, geçmişin yanı sıra, markanın 2000’lerden bugüne kurumsallaşma süreci de anlatılıyor. Nathalie Stoyanof Suda ile başlayan iletişim ve pazarlama çalışmaları kapsamında önce PR, ardından kurumsal kimlik ve mimari konsept konularında atılan adımlar anlatılıyor.

    2008 itibariyle kimliğini, ambalajlarını, iletişim dilini ve mağazalarındaki mimari konsepti iyi bir ekibi iyi yöneterek geliştiren Beyaz Fırın, bu çalışmaları ilk günden beri Karbon ile sürdürüyor.
    2000’lerin başında online satış altyapısını oluşturan Beyaz Fırın, 2010 yılında faaliyete geçen brasserie konseptini, sektörde hep ilklerini gerçekleştirdiği özel günler için özel ürünler ve özel ambalaj tasarımlarını, mağaza süslemelerini ve bu adımların markaya katkısını ifade ederken, bu süreçte mimariden kurumsal kimliğe, pazarlama iletişimden dijital stratejiye tam kapsamlı hizmet veren tasarım ofisi Karbon ile yoğun çalışmaları ve sıkı iletişiminin de altını çiziyor.
    Marka geliştirme, mimari tasarım ve grafik tasarım alanlarında multidisipliner danışmanlık yapan Karbon, Beyaz Fırın’a markanın kimliğinin tarihi köklerini vurgulayan yaklaşım ile mimari, iç mekan ve görsel tasarım alanlarında hizmet veriyor.

    YORUMLAR

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.